Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
Hipertansiyon; kan dolaşımı için damarlarımızda gerekli olan kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Yüksek tansiyon ülkemizde her üç kişiden birinde görülen önemli bir sağlık sorunudur.
Tedavi edilmediğinde kalp yetmezliği, kalp büyümesi, böbrek yetmezliği, damar sorunları, felç, görme bozuklukları gibi ciddi sorunlara neden olur. Bu nedenle mutlaka erken dönemde teşhis edilmelidir. Tansiyonunuz 180/100mmHg. Gibi yüksek değerlere ulaşmadıkça belirti vermeyebilir. Bu nedenle zaman zaman kontrol amaçlı tansiyon ölçümleri yapmalıyız. Yüksek tansiyon tanısı koymak için kan basıncı ölçülürken sistolik(büyük tansiyon)130mmHg, diyastolik(küçük tansiyon)85mmHg ve üzerinde olmalıdır. Öncelikle tansiyonunuzun bir kere yüksek olması sizde yüksek tansiyon olduğu anlamına gelmez. Tansiyonunuzun yüksek olup olmadığını görmek için on gün sabah akşam tansiyon ölçülmeli bu ölçümler uzman hekim tarafından değerlendirilip ona göre hipertensiyon hastası olup olmadığınıza karar verilir.
Hipertansiyon belirtileri: Yüksek tansiyon 180/100mmHg gibi yüksek değerlere ulaşmadığı sürece herhangi bir belirti vermez. Tansiyonunuzun çok yükselmesi halinde görülen belirtiler arasında; baş ağrısı, baş dönmesi, göğüste ağrı, sıkıntı, çarpıntı, kulak çınlaması, nefes darlığı, çift ve bulanık görme, burun kanamaları ve düzensiz kalp atışları sayılabilir. Yüksek tansiyon sıklıkla herhangi bir belirti vermeyebildiğinden zaman zaman ölçüm yaptırmalıyız.
Yüksek tansiyonun vücuda verdiği zararlar: Yüksek tansiyonun en çok etkilediği organlar, kalp beyin, böbrekler, gözler ve büyük damarlardır. Hipertansiyon bu organları etkileyerek uzun süre içerisinde kalıcı sakatlıklara ve ölümlere yol açabilir. Yüksek kan basıncı büyük damarlarda harabiyet oluşturur. Kalp, böbrek, beyin ve gözlerde uzun sürede oluşan hasarlar başlangıçta fark edilmeyebilir. Hipertansiyonun vücuda verdiği zararları şu şekilde sıralayabiliriz.
-Kalp büyümesi, kalp yetmezliği, kalbi besleyen damarlarda hasar ve daralma ve tıkanma.
-Beyin damarlarında daralma ve tıkanma, beyin kanaması, felç.
-Böbrek damarlarında hasar, böbrek yetmezliği(üremi) ve böbrek fonksiyonlarında bozulma.
-Görme azalması ve körlük.
-Büyük damarlarda genişleme, bu genişlemelerin(anevrizma) yırtılması, bu damarlarda tıkanma. Bunun sonucunda kangren ve ani kanamalara bağlı ölüm gelişir.
Bütün sağlık problemleriyle karşılaşmak istemiyorsak ve aşağıdaki başlıklardan en az biri size uyuyorsa tansiyonunuzu ayda bir ölçerek çıkan değerleri düzenli olarak kaydetmenizi öneriyoruz. 1-Ailenizde yüksek tansiyon varsa, 2-yaşınız 40’ın üzerindeyse, 3-şişmansanız, 4-sigara içiyorsanız. 5-şeker hastası iseniz ve ailenizde şeker hastası varsa. 6-gebe iseniz.
Yüksek Tansiyonun Nedenleri
Tansiyonun yülselmesinde iki önemli etken vardır. Bunlardan bir tanesi ‘’genetik faktörler’’, bir diğeri de ‘’çevresel’’ dediğimiz faktörlerdir. Bazı genetik hastalıklarda olduğu gibi belirli bir kromozomun genindeki bozukluğun hipertansiyona neden olabileceği belirtilmiştir. Şayet birinci derece akrabanızda yani annenizde babanızda ve kardeşlerinizde hipertansiyon varsa sizde de olma ihtimali çok yüksektir.
Çevresel faktörler; Stresli hayat, beslenme tarzımız, aşırı kilolarımız ve bazı alışkanlıklarımız hipertansiyonun ortaya çıkmasına yardımcı olur. Çevresel faktörler içerisinde en önemli etken ise tükettiğimi besinlerdir.
Hastaların %90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara primer hipertansiyon denir. Geri kalan %5-10 hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da hastalığa ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna da sekonder hipertansiyon adı verilir. Sekonder hipertansiyona neden olan hastalıklar arasında böbrek hastalıkları, böbreküstü bezi hastalıkları, tiroid bezi hastalıkları ve büyük damarlara ait hastalıklar sayılabilir. Bir diğer sebep ise kan basıncını yükselten ilaçlardır. Birçok ilaç farklı mekanizmalarla kan basıncını yükseltir. Romatizma ve depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar bunların başında gelir. Bir kısım ilaçlarda tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların etkisini azaltabilirler.
Yüksek tansiyon sıklıkla şeker hastalığı, kan yağlarının yüksekliği özellikle kolesterol yüksekliği, zehirli guatr ve obeziteyle beraber daha sık görülür.
Hipertansiyon yaş arttıkça görülme riski de artar. Kadınlarda menopozdan sonra daha fazla görülür. Fakat orta yaşlı kişilerde; erkeklerde görülme sıklığı daha fazladır. Bunların dışında aşırı kilolu kişilerde, sigara ve alkol kullananlarda, hareketsiz kişilerde, bazı ilaçları sürekli kullananlarda görülme ihtimali yüksektir.
Hipertansiyon Tedavisi
Tedavide yaşam tarzı değişiklikleri büyük rol oynar. Kişi sağlıklı olduğu kiloyu bilmeli ve o kiloda kalmalıdır. Tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. Sigara kullanımına son verilmelidir. Meyve ve sebze tüketimi arttırılmalıdır. Yağ tüketimi sınırlandırılmalıdır. Düzenli fiziksel aktivite yapılmalı, egzersizler arttırılmalıdır.
Hipertansiyonun İlaçla Tedavisi
Hipertansiyon tedavi kılavuzları büyük tansiyonun 140mmhg ve-veya küçük tansiyonun 90mmhg üzerinde değerlerde ilaç tedavisi önerilmektedir. Tansiyon düşürücü ilaç tedavisinin faydasının kullanılan ilacın cinsinden bağımsız olup büyük ölçüde düşen kan basıncının kendisine ait olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle tekli veya birlikte tedaviler önerilmektedir.
Bu ilaç grubuna girenler diüretikler (vücuttan su atanlar), damar genişleticiler, ritim düzenleyiciler(betablokerler) , damar büzücü enzim karşıtları(ACE, ARB).Bu yukarıdaki ilaçların hepsi tedaviye başlarken uygulama sırası fark etmeden kullanılabilmektedir. Yayınlara göre bu 5 grup ilaçta ilk tedavi olarak kullanıldıklarında kan basıncında yeterli düşüş sağlarlar. Bu ilaçlar hekim tarafından hastanın yaşı, cinsiyeti, birlikte bulunan diğer hastalıklar göz önüne alınarak hastaya reçete edilir. Hangi saatlerde alınması gerektiği başka ilaçlar kullanıyorsa bunlarla birlikte tansiyon ilacını nasıl kullanacağı hastaya anlatılır.
Hipertansiyon süregen bir hastalık olduğu için hayat boyu düzenli aralıklarla hekim gözetiminde ömür boyu tedavi gerektirir. İlaç alımını hekime danışmadan kendiliğimizden kesmemeliyiz.